HUKUKFELSEFESİVESOSYOLOJİSİARKİVİ X. Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Eylül 2022, ss.64-65
Toplum ve hukuk ilişkisine dair çalışmalarda, bu ilişkinin yönünün ve niteliğinin belirlenmesi
ihtiyacı devam etmektedir. Söz konusu ihtiyaca yönelen çalışmalar, hukukun toplumsal
işlevleri ve hukuk kurumlarının değişimini analiz etmekte ve kabaca ikiye ayrılmaktadır.
Pozitivist yaklaşımlar, hukuku toplumsal değişimin önemli bir aracı görürken Marksist
yaklaşımlar, bu tek yönlü ilişkiyi kapsamlı bir eleştiriye tabii tutar. Ancak Marksist yaklaşımlar
da hukuk fetişizmine düşmemek adına eleştiriye açık alanlar bırakmaktadır. Her iki yaklaşıma
da yakınlık gösteren ve bu açıdan özgün bir katkı sağlayan Karl Renner’a değinmek verimli
bir tartışma fırsatı sunar. Avusturya Marksizmi’nin kurucuları arasında yer alan ve özellikle
ulusal sorun üzerinden Lenin’den ayrışarak Sovyet Marksizmi’nin dışında kalan Renner’in
politik yaşamı, hukuksal değişim olgusuna yaklaşımını etkilemiştir. Dünyada
imparatorlukların yerini ulus devletlerin almaya başladığı bu dönemde, Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu çözülüp yerini Avusturya Cumhuriyet’i almış ve hukuksal kuruluşunda Renner
rol oynamıştır. Böylece “değişen ekonomik koşullar karşısında değişmeden devam eden bir
hukuk” varsayımı bu politik iklimde ortaya çıkmıştır. Yeni pozitivist öğretinin etkisini içinde
barındıran bu varsayım, Marksist hukukçular tarafından eleştirilmiştir. Bu çalışmada Renner’in
hukuk ve toplumsal değişime dair fikirleri, bu fikirlerin oluşumundaki politik tutum ve bu
tutumun yol açtığı tartışmalar ele alınacaktır. Ancak çalışma hukuksal değişim meselesinin
sınırları içindedir. Bu nedenle temel nokta, hukukun değişimi ve “hukuksal kalıntı”
tartışmasında Renner’in sunabileceği imkanların araştırılmasıdır. Renner’in yeni pozitivist
kurama yaklaşan görüşleri onu politik bakımdan “reformist” çizgiye çekmekte ama aynı
zamanda hukuksal analizde “biçim” ve “değişen işleve” bakabilmeyi sağlamaktadır. Böylece
bugüne kadar geri planda kalmış bu yaklaşımın, hukuk ve toplumsal değişim ilişkisini
anlamada nasıl katkı sunduğu eleştirel perspektifle analiz edilmektedir.