Ascetic Revolution and Hakîm Senâî


Creative Commons License

Altunkaya M.

kitabe, Ankara, 2024

  • Publication Type: Book / Research Book
  • Publication Date: 2024
  • Publisher: kitabe
  • City: Ankara
  • Inonu University Affiliated: No

Abstract

Anatolian Wisdom

Before Islam, Anatolia was an agricultural society inherited from the Romans, with a Greek, Armenian, Assyrian and a small Jewish population. Education and industry were very limited, and any economic activity other than vineyard and garden agriculture had ceased. Industry and commerce were almost non-existent and there was no economic activity in Central Anatolia other than vineyard and garden agriculture. The ascetic school that globalized Islam with the influence of the Mongol invasions; “Khorasan wisdom” began to flow to Anatolia. Khorasan thought, which formed the Anatolian Sufi movements, brought about revolutions in agriculture, industry and business methods. In addition to Evliyâ Çelebî, the foreign traveler Michele Membre (d. 1594) described the Galatia (Canatolia) region as the "Suf Industrial City", and the European bureaucrat Busbecq (d. 1592) spoke highly of the Suf industry. Thus, the people of Anatolia, thanks to the eco-politics of the Khorasan lodge, have been introduced to a series of economic development and innovations in terms of agricultural methods, industry and business techniques. The symbolic names of Khorasan wisdom are Abdülhâlık-ı Gücdevânî (d. 1179), Ahi Evrân (d. 1261), Hacı Bektâş-ı Velî (d. 1271), Mevlânâ (d. 1273), Yunus Emre (d. 1320), Hamideddin Aksarayî. Dârendevî (d. 1412), Hacı Bayram-ı Velî (d. 1430), Ali Semerkandî (d. 1457), Niyâzî-i Mısrî el-Malatî (d. 1694) and numerous lodge sheikhs constituted the Anatolian Sufi movements and established lodge production. They carried out the Islamization and industrialization process of Anatolia together with their model. Agricultural reform, organized industrial zones, cooperative system can be mentioned as the main innovations brought by the lodge economy. This article will discuss an important issue that has barely been studied. It will be examined how Anatolian Sufi movements developed an ascetic-based development strategy through the lodge production method. From here, the possibilities of liberating modern societies, which today's positivism has fragmented according to the number of population and individualized and turned into consuming slaves, with an ascetic-based development and industry model will be analyzed. Because it is a forced fact that societies without economic freedom cannot progress in science, philosophy and technology.

Keywords:

Tasawwuf, Anatolia, Theory of Zuhd, Lodge, Production

Anadolu İrfânı

İslam öncesi Anadolu; Rum, Ermeni, Süryanî ve az sayıda Musevî nüfusun yaşadığı, Roma’dan kalma bir tarım toplumuydu. Eğitim ve sanayi çok sınırlıydı, bağ bahçe tarımından öte bir ekonomik faaliyet bitmişti. Halk, imparator ve lejyonlarına vergi yetiştirmek için sürekli baskı ve tehdit görüyordu. İslâm’ı küreselleştiren zühd ekolü, Anadolu’yu güneyden fethe başlayınca Semerkand bilgeliği de Moğol etkisiyle Anadolu’ya akmaya başladı. Anadolu’da Semerkandî tekke hareketlerini de oluşturan ekol tarımda, sanayide ve işletme yöntemlerinde devrimler vücuda getirdi. Evliyâ Çelebî’nin yanısıra ecnebi seyyah Michele Membre (öl. 1594) Galatya (İçanadolu) bölgesini “Sûf Endüstri Kenti” olarak nitelemiş, Avrupalı bürokrat Busbecq (öl. 1592) ise sûf endüstrisinden övgüyle söz etmiştir. Böylece Anadolu halkları, Horasan tekke eko-politiği sayesinde tarım usulleri, endüstri ve işletme teknikleri bakımından bir dizi iktisadi kalkınma ve yenilikleri tanımıştır. Horasan bilgeliğinin sembol isimleri Abdülhâlık-ı Gücdevânî (öl. 1179), Ahi Evrân (öl. 1261), Hacı Bektâş-ı Velî (öl. 1271), Mevlânâ (öl. 1273), Yunus Emre (öl. 1320), Hamideddin Aksarayî Dârendevî (öl. 1412), Hacı Bayram-ı Velî (öl. 1430), Ali Semerkandî (öl. 1457), Niyâzî-i Mısrî el-Malatî (öl. 1694) ve sayısız tekke şeyhleri, Anadolu tasavvuf hareketlerini teşkil ederek tekke üretim modeliyle Anadolu’nun İslamlaşma ve sanayileşme sürecini birlikte gerçekleştirmişlerdir. Tarım reformu, organize sanayi bölgeleri, kooperatif sistemi tekke ekonomisinin getirdiği başlıca yenilikler olarak zikredilebilir. Bu makalede üzerinde neredeyse çalışılmamış bir önemli konu ele alınacaktır. Anadolu tasavvuf hareketlerinin tekke üretim yöntemiyle zühd temelli nasıl bir kalkınma stratejisi geliştirdiği incelelenecektir. Buradan günümüz pozitivizminin nüfus sayısı kadar parçaladığı, bireyleştirerek tüketen kölelere dönüştürdüğü modern toplumları, zühd temelli bir kalkınma ve sanayi modeliyle özgürleştirmenin imkânları analiz edilecektir. Zira ekonomik özgürlüğü olmayan toplumların bilim, felsefe ve teknikte ilerleyemeyeceği mücerreb bir vakıadır.

Zühd hareketi Medine, Kûfe, Basra, Horâsân ekolleriyle bir gelenek oluşturmuştur. Semerkand bu geleneğin en yoğun görüldüğü medeniyet havzası olarak tarihe geçmiştir. Günümüzde Batılı araştırmacılar tarafından kayıp uygarlık diye adlandırılan Horasan / Semerkand ekolü, stratejik değere sahiptir. Semerkand birikimi, üç büyük medeniyet kurmuşken günümüzde Horâsân / Semerkand aydınlanmasının önemi ihmal edilmektedir.

Konunun önemine binaen Ali Semerkandî’nin mensubu olduğu Semerkand / Horasan kayıp uygarlık birikiminde eğitim ve üretim konusunu

15

ele alacağız. Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’ye gelir gelmez ilk olarak tarım, hayvancılık ve endüstriyel girişimlerde bulunması geleneğin eğitim ve üretimi esas aldığını göstermektedir. O bakımdan Semerkand ekolünde bu konuya dair arşivlerin araştırılması gerekir. Ancak akademik araştırmalarda bu alanda bir boşluk olduğunu görmekteyiz. Bu çalışma Anadolu’yu dönüştüren ekolün eğitim ve üretimle ilgili kayıtlarını ele almakta ve yorumlamaktadır.

Anahtar Kavramlar: Tasavvuf, Anadolu, Zühd Teorisi, Tekke, Üretim.