1. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu, Elazığ, Türkiye, 13 - 15 Ekim 2016, ss.216
ÖZET: Sanat eserinin yaratılış sürecinde toplumun ve toplumsal hafızanın payının göz ardı edilemeyeceği bilinen bir gerçekliktir. Sanat eseri ve toplum arasında karşılıklı bir ilişki ve etkilenme söz konusudur. Toplumsal olaylardan etkilenerek yaratılan ya da yaratılış sürecinde toplumsal olayların izleri bulunan sanat eserleri kadar, toplumu etkileyen ya da toplumsal olayları tetikleyen sanat eserleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla bu durum “karşılıklı” bir ilişkidir. Bu karşılıklı ilişki romanlar, hikâyeler, destanlar ve şiirlerde açıkça görülmektedir.
Türk şiirinin halk ağzından derlenmiş en eski ürünlerinden bazıları Divan u Lügati't-Türk’te yer alır. Çuçu adlı bir Türk şairinin adının da anıldığı bu kaynaktaki şiirler aşk, doğa, kahramanlık, ahlaksal öğütler gibi dünya şiirinin en eski ve yaygın konularını kapsar. Bu yaygın konuların dışında Türk şiirinde Türklerin yaşadığı felaketler ve acılar da son 200 yıllık Türk şiirinde yerini almıştır.
Türklerin, Batı’da Viyana, Doğu’da ise Kafkaslardan çekilmeye başladığı dönemden itibaren, dünyanın çeşitli bölgelerinde sürgün, katliam ve soykırımlara uğradığı açık bir şekilde ortadadır. Viyana’da, Mora’da, Tripoliçe’de, Kırım’da, Hocalı’da, Doğu Türkistan’da, Kerkük’te ve dünyanın birçok bölgesinde çeşitli kıyımlara uğrayan hep Türkler ve Müslümanlar olmuştur. Son iki yüz yıllık Türk tarihine bakıldığında Türklere yapılan kıyımlar açıkça görülmektedir. Tarihi belgelerle ortaya konulan bu katliam ve soykırımlar Türk şiirlerine, ağıtlarına ve manilerine de yansımıştır. Yaşadıkları acılara karşı Türk milletinin tarih ve acı hafızasından kaleme ve dile yansıyan şiirlerden hazırladığımız seçmeler aşağıda verilmiştir.