12th ASIA PACIFIC INTERNATIONAL MODERN SCIENCES CONGRESS, 24 - 31 Temmuz 2025, ss.121-127, (Tam Metin Bildiri)
Postmodern dönemi sanatının espas ve mekân anlayışı, modernizmin klasik doğrusal perspektifinden kopuşu 1950’lerden sonra yaşamıştı. Bu bağlamında; espas ve mekânı, evrensel gerçeklikten ziyade toplumsal yaraların kodlandığı, farklı kimliklerin, zamanların, bağlamların bir arada yaşadığı, yüzeyler ve simülasyonlar platformu olarak ve eklektik estetikler giydirerek sundu. Böylece postmodern espas ve mekân kavramları, doğrusal perspektif ve tekil anlamlar yerine, parçalanmış yüzeyler, temsil krizleri1 ve toplumsal-
kültürel kodların iç içe geçtiği çok katmanlı yüzeyler, konstrüksiyonel yapı olarak ortaya çıkmıştır. Modernist perspektifin matematiksel derinliğine karşılık, postmodern sanat yüzeysel ve parçalı perspektifler benimsmişti. Mekân ise işlevsellik ve evrensellikten uzaklaşarak, göreceli, çok anlamlı ve heterotopik bir auraya dönüştü. Ayrıca, postmodern sanatın işlevsel estetik stratejileri, izleyiciyi aktif katılımcı konumuna getirerek espasın göreceliğini farklı bağlamlar ve kavramsal yapılara sürükledi. Bu çalışma, postmodern sanat bağlamında espas (uzam) ve mekân kavramlarının dönüşümünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu araştırma, nitel yöntemle ve dönemin düşünürlerinin felsefi yaklaşımlarıyla postmodern sanat eserleri arasındaki ilişkiler ele alınarak yürütülmüştür. İnceleme, modernist sanatın matematiksel ve evrensel derinlikli perspektif anlayışına karşılık, postmodern sanatın parçalı, yüzeysel ve çok katmanlı mekân kavramını vurgulamaktadır. Ayrıca, postmodern eserlerde temsil krizinin, simülasyonların ve heterotopyaların mekânsal algıya etkisi değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, Postmodern sanatta espas ve mekân, doğrusal perspektiften uzak; simülatif, yüzeysel ve çok katmanlı heterotopik yapılar olarak ele alınarak d.namik bir yapıy dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm, sanat ile izleyici arasındaki ilişkiyi derinleştirerek espas kavramının yeni bir boyut kazanmasına olanak sağlamıştır.