TÜRK BASININDA ÇERÇEVELEME MÜCADELESİ: AMASRA MADEN KAZASI HABERLERİNİN ÇERÇEVELEME ANALİZİ


Özarslan H., Yetkiner B., Güran M. S.

Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, cilt.11, sa.2, ss.1212-1240, 2023 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

15 Ekim 2022 tarihinde, Bartın ilinin Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı kömür madeninde grizu patlaması oldu, sonrasında göçük ve yangın meydana geldi. Yaşanan maden kazasında yeraltında bulunan 110 madenciden 42’si hayatını kaybetti. Basında önce “kaza” “facia”, “patlama” kelimeleriyle kurulan haber öyküleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arama kurtarma faaliyetlerini incelemek üzere gittiği Bartın’da “Kader planına inandığımız için bunun ne dünü bugünü ne de yarını olmayacaktır bunlar her zaman olacaktır. Bunu da bilmemiz lazım.” şeklindeki açıklamasından sonra yön değiştirdi. Medya ve siyaset sahnesinde kader ve şehitlik tartışması başladı ve yeni bir kutuplaşma yaşandı. Kutuplaşmanın bir tarafında siyasi aktörlerin sponsorluğunda “şehit”, “kader” gibi kültür ve din referanslı çerçeveler diğer tarafta ise “ihmal/tedbirsizlik, cinayet/katliam” gibi sorumluluk atıflarının hakim olduğu çerçevelerle inşa edilmiş haberler ortaya çıktı. Bu araştırma yaygın medyanın haber söylemini ve siyasi aktörlerin söylemlerini izleyerek çerçeveleme kuramının toplumsal-siyasi süreçlerin analizinde ne ölçüde pratik bir araç olduğunu anlamayı ve ayrıca Türk medyasında maden kazasıyla ilgili haberlerdeki çerçeveleme tercihlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çerçeveleme teorisi, siyasi aktörlerin ve medya aktörlerinin söylemlerinin, ortaya çıkış sürecinden başlayarak, birbirleriyle çatışmaları, izlerkitle çerçeveleriyle etkileşimleri, zaman içindeki dönüşümleri ve sosyal kültürel-politik arka planlarını da göz önünde bulundurularak analiz edilmesinde yararlı bir yöntem oluşturmaktadır. Bu bağlamda Birgün, Karar, Sabah, Sözcü, Yeni Akit, Yeni Şafak gazetelerinde Amasra Maden Kazasıyla ilgili yayımlanan toplam 276 haber çerçeve analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda Sabah, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinin “şehit”, “kader”, “devlet görev başında” çerçeveleriyle; Sözcü, Karar, Birgün gazetelerinin ise “cinayet/katliam”, “ihmal/tedbirsizlik”, “kader söylemine tepki” çerçeveleriyle kaza haberlerini çerçevelediği bulunmuştur. Gazetelerin en çok tercih ettiği tür çerçevesi ise insani ilgi çerçevesi olmuştur.
In October 15, 2022, a gas explosion in a coal mine of the Turkish Coal Institution (TTK) in Amasra near the city of Bartın caused the death of 42 miners. The media agenda responded with first headlines using “accident”, “disaster” and “explosion” but a media debate started when the President visited the city and made a statement over the incident: “Since we believe in a plan of fate, there will not be a past, present nor a future to this. These will always happen. We have to acknowledge this”. This media and politics context saw a polarised public debate a framing contest that referenced cultural and religious metaphors of “martyr”, “fate” with the aim to ward off responsibility from individuals on the one side and “neglect and imprudence”, “crime and massacre” with the aim for attributing responsibility. This study aims to assess the practicality of media framing analysis for the study of political communication processes while also researches the conditions of frame setting and frame election by the Turkish mainstream media in relation to the mining accident. Framing analysis proves a helpful tool in analysing the discourses of political actors and media actors from the beginning on, their progress of debate, interactions between audience frames and media frames, the transformations and the cultural-political backgrounds of audience frames. For this, 276 news stories about the Amasra mining accident which were published in the dailies Birgün, Karar, Sabah, Sözcü, Yeni Akit, Yeni Şafak have been subjected to frame analysis. The study revealed that Sabah, Yeni Şafak and Yeni Akit used frames of "martyr", "fate", "the state is on duty" frames while Sözcü, Karar, Birgün used the frames "crime/massacre", " negligence" and "backlash to fate discourse". The most preferred generic frame generally has been found as the "human interest frame".