Hemşire ve Ebelerin Yenidoğanlarda Görülen Oral Lezyonlar Konusundaki Bilgilerinin Değerlendirilmesi


Özdemir E., Gümüşboğa Z. Ş., Türkmen S.

Çocuk Diş Hekimleri Derneği 1. Bilimsel Kongresi, İstanbul, Türkiye, 23 Mayıs - 25 Aralık 2025, ss.31-32, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.31-32
  • İnönü Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Yenidoğan oral lezyonları nadir görülmekle birlikte bebekler ile etkileşim halinde olan her meslek grubunun belirli düzeyde bilgi sahibi olması gereken bir konudur. Bu meslek grupları arasında her ne kadar çocuk hekimleri ve diş hekimleri ön plana çıksa da ebeler ve hemşireler meydana gelen bir lezyonda endişeli ebeveynler ile karşılaşan ilk meslek gruplarından birisidir. Bu nedenle oral lezyonların ebeler ve hemşireler tarafından fark edilebilirliği ve bu konudaki bilgi düzeylerinin tespiti önemlidir. Ek olarak bu lezyonların bir kısmı emzirme problemlerine, bebeğin oral bölgesinde ve annenin memesinde ülserasyonlara neden olabilmektedir. Bu doğrultuda emzirme danışmanlığı yapma yetkisine sahip ebeler ve hemşireler için oral lezyonların tespitinin önemi artmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ebeler ve yenidoğanlar ile çalışan hemşirelerin yenidoğan oral lezyonlarının teşhisi, komplikasyonları ve tedavi süreci hakkındaki bilgisini değerlendirmek ve ileride söz konusu olabilecek eğitimlere yönelik bir altyapı oluşturmaktır. Gereç-Yöntem: Bu çalışmada, ebe, yenidoğan servisi hemşireleri ve yenidoğan yoğun bakım ünitesi hemşirelerine yönelik, Google Forms üzerinden dijital olarak uygulanan çevrim içi bir anket formu kullanıldı. Katılımcılar anket formuna e-posta ve sosyal medya platformları aracılığıyla yönlendirildi ve gönüllü katılım sağlandı. İki bölümden oluşan anketin birinci bölümünde yer alan 12 soru, katılımcıların sosyodemografik özelliklerini belirlemeye yönelik hazırlandı. İkinci bölümde ise katılımcıların yenidoğan oral lezyonlarına ilişkin bilgileri değerlendirildi. Bu bölüm, natal/neonatal diş, sürme kisti, ankiloglossi, dudak-damak yarıkları, kandidiyazis, hemanjiyom ve oral beyaz lezyonları kapsayan toplam 31 çoktan seçmeli sorudan oluşuyordu. Her bir durumun sorusu öncesinde ilgili lezyona ait bir fotoğraf eklenerek, lezyonların görsel olarak tanımlanması sağlandı; bu sayede katılımcıların soruyu daha net anlayabilmesi ve kavram karışıklığının önlenmesi amaçlandı. Elde edilen veriler, R programlama dilinin 4.4.1 sürümü kullanılarak analiz edildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Bulgular: Mevcut çalışmaya yaşları 21 ile 49 arasında değişen (Ort±SS: 32.01±7.11) toplam 92 ebe ve hemşire katıldı. Katılımcıların %97.8’i kadın (n=90), %2.2’si erkekti (n=2). Mesleki dağılıma bakıldığında, katılımcıların %58.7’si ebe, %26.1’i yenidoğan servis hemşiresi ve %15.2’si yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapmakta idi. Katılımcıların %60.9’u daha önce ağız ve diş sağlığına yönelik herhangi bir eğitim almadığını belirtti. Yenidoğanlarda en sık karşılaşılan oral lezyon olarak kandidiyazis vakaları raporlandı (%90.2) ve katılımcılar bu lezyonun tedavisine yönelik soruya en yüksek doğru yanıt oranını verdi (%87). Mesleki deneyim ile katılımcıların ankiloglossi, natal/neonatal diş, oral beyaz lezyonlar ve kandidiyazis vakalarının tedavisine dair bilgileri arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Öte yandan, mesleki deneyim ile katılımcıların sürme kisti vakasının tedavisine dair bilgisi arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05); bu durum, sürme kistinin katılımcılar tarafından nadiren gözlemlenmiş olmasından kaynaklanıyor olabilir. 32 Sonuç: Bu çalışma, ebe ve hemşirelerin yenidoğanlarda görülen oral lezyonlara yönelik bilgilerinin tecrübeye bağlı olarak farklılaştığını ortaya koydu. Katılımcıların önemli bir kısmının ağız ve diş sağlığına yönelik herhangi bir eğitim almamış olması, bu alanda yapılandırılmış eğitime duyulan ihtiyacı göstermektedir. Bu doğrultuda, klinik gözlem deneyiminin bilgi düzeyini artırdığı ve hedefe yönelik eğitim programlarının, sağlık çalışanlarının tanı ve yönlendirme becerilerini geliştirmede önemli bir rol oynayacağı sonucuna varıldı