Akademisyen Kitabevi, Ankara, 2021
“Haberin doğruluğunu ve hakîkatini belirleyen esas şey nedir?” sorusu iletişim sahasının âşinâ olduğu fakat ihâtalı cevap veremediği bir soru olmakla birlikte farklı açılardan bakılmaya müsaittir. Üstelik iletişim sahası, haber doğruluk-hakîkat ilişkisini ekseri haberi yapanlar ve sunanlar zemininde ele aldığından, haberi alanlara farklı bir ifadeyle “anlayanlara” ve “yorumlayanlara” yeterli ihtimamı da göstermemiştir.
Bu çalışmada haber doğruluk-hakîkat ilişkisi, hermeneutiğin zengin müktesebatı ve fenomenolojik bir araştırma marifetiyle haberi anlayanlar ve yorumlayanlar nezdinde felsefî bir zeminde irdelenmiştir. Buna göre: “Tecrübî bilgileri haberi anlamak için kullanma”, “haberde kullanılan kavramların gramatik yapısına âşinâ olma”, “haberi anlamak için hızlı hüküm verme”, “doğrularını riske atacak cesarete sahip olma” ve “haberi sorgulama” olmak üzere 5’i fert kaynaklı; “haberi yazanın ortak tinine âşinâ olma”, “ortak tine hâkim baskın tutarlı önermeler bütününün farkında olma”, “hakîkî anlama yaklaşacak kadar zamanın geçmiş olması” ve “haber kaynaklarına erişebilme” olmak üzere 4’ü toplum kaynaklı toplam 9 hermeneutik unsur haberin anlaşılmasında ve haber doğruluk/hakîkat ilişkisi üzerinde tesirli olmaktadır.
Yukarıdaki unsurlara ek olarak haberi anlamak ve doğruluğu/hakîkati hakkında hüküm vermekte hızlı davranan fertlerin, esasında güven duygusu üzerine inşâ edilmiş fasit bir dâire içinde (güven çıkmazı’nda) hareket ettikleri de gözlenmiştir. Fertleri haberi gördükleri ilk şekli ile kabul etmeye zorlayan güven çıkmazı, haberin doğruluğu/hakîkati hakkında verilen her hızlı hükmü ferdin şahsî tecrübesinin bir parçası hâline getirmektedir. Bu sayede kendini mütemadiyen güçlendiren güven çıkmazı, ferdin haberin doğruluğu/hakîkati hususunda hızlı hüküm vermesini sıradanlaştırmakta ve sürekli hâle getirmektedir.