Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, Torun,Abdullah, Editör, Gazi Kitabevi, Ankara, ss.169-181, 2021
Anarşist felsefenin temelinde bireye karşı savunulan her türlü dışsal
otoritenin radikal biçimde karşıtlığına dayanan fikirler yatmaktadır. Bu
fikirler, XIX ve XX. yüzyılda William Godwin, Pierre-Joseph Proudhon,
Mihail Bakunin, Pyotr Kropotkin, Max Stirner, Lev Tolstoy, Joseph
Dejacque, Emma Goldman, Alexander Berkman, Errico Maletesta, Murray
Bookchin ve Rudolf Rocker gibi kuramcıların fikirleri üzerinden
şekillenmiştir. Örneğin Godwin’in (2001) Siyasal Adalet Üzerine İncelemesi
(An Enquiry Concerning Political Justice) bu bağlamda bireyin rasyonelliğini
modern dönemin tüm değerlerinin önüne geçirdiğinde aynı zamanda
anarşizmin de temellerini atmıştır. Öte yandan anarşizm ve komünizm
ideallerinin birleştiği Bakunin’in (2006) fikirleri de modern dönemin
devletinin tümüyle ortadan kaldırılmasını savunmasıyla anarşizmin
gelişimine katkı sağlamıştır. Rus anarşist kuramcı Kropotkin (2015) Ekmeğin
Fethi (the Conquest of Bread) adlı çalışmasında kapitalizmin rekabete dayalı
yönünün eleştirisini yaparak aslında bireylerin bir arada hareket edebileceğini
ve toplumsal dayanışmanın egemen olduğu devletsiz ideal toplum düzeninin
mümkünolduğunu savunmuştur. Kropotkin’in (2013) Türkçe’ye Anarşist
Ahlak olarak çevrilen “La Morale Anarchiste” adlı yapıtındaki ahlak ve etik
üzerine düşünceleri de dönemin mevcut ahlak öğretilerinin ve değer
yargılarının tümüyle reddiyesini odaklanarak mevcut düzenin kapsamlı bir
eleştirini sunmuştur. Modern dönem siyaset felsefesinin kökten eleştirisini
bireye tanıdığı sınırsız egemenlik ve özgürlükler üzerinden kurgulayan Stirner
(2013) da bireyin egemenliği karşısında diğer tüm otorite biçimlerini
reddederken anarşizmin ideolojik formülasyonunun değişmesinde önemli rol
oynamıştır. Bu otorite biçimlerinden devlet ve hükümetlerde anarşist felsefede
merkezileşmiş hiyerarşi biçimlerini temsil etmeleriyle hem kötü hem de
gereksiz kurumlar olarak tanımlanmışlardır.