Akademisyen Kitabevi, Ankara, 2023
Türk sanatı kendi özüne sahip köklü bir yapıya sahiptir. Binlerce yıllık geleneğiyle devam eden Türk sanatı, çeşitli formlarda kendini göstermiş ve geliştirmiştir. Uygurlardan
tutun Selçukluya, Osmanlıya birçok Türk devletinde; Fresk, seramik, minyatür, mimari,
cam, tezhip, çinicilik, ebru, çömlekçilik, dokumacılık, kaşıkçılık gibi birçok sanat zenginlikleri varlıklarını göstermiştir. Türk sanatı hem kendi kültürünü barındırmış hem de
inançsal değerleri taşımıştır. Türk sanatı aslında kendi sanatsal formlarıyla özellikle soyutlama ve soyut formlarıyla zaten modern çağın resim anlayışını yaşıyordu. Aslında
Türk resmi modernizm doğmadan önce çağları zaten aşmıştı. Hatta batı başka toplumların sanatından da beslenerek modern sanat anlayışını oluşturmuş denilebilir. Bazı
Batı sanatçıları Afrika’nın ve Doğu’nun (Osmanlı, Çin, Japon sanatları gibi) sanatını kendilerine besin kaynağı edinmişlerdir. Bu bağlamda kendi sanatımızın güçlülüğü aşikâr
ortadadır. 16. yy’dan sonra Osmanlı imparatorluğu, batının resim anlayışını yavaş yavaş
kabul etmeye başlamıştır. Batının resim bağlamında oluşturduğu reel görünümler Osmanlıyı etkilemiştir. Yabancı sanatçılar aracılığıyla bazı resimler, madalyonlar padişahlar
tarafından yaptırılmış, daha sonrasında ise 17. ve 18. yy’ da bazı minyatür sanatçıları
resimlerine tonlama ile elde edilen üç boyut, gerçekçi oran-orantıya ve forma sahip
figürler, perspektif arayışları vb. içeren minyatürler yapmaya başlamışlardır. Sonraki
süreçte artık Avrupa’dan eğitim alan askerlerimiz ve sanatçılarımız olmuştur. I. Dünya
savaşı sonrası Avrupa’daki birçok sanatçımız ülkelerine dönmüş daha sonrasında Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte Batı anlamda resim anlayışı desteklenerek çeşitli grup ya
da sanatçılar aracılıyla gelişmiş ve günümüze gelmiştir. Cumhuriyet öncesi ve sonrası
dönemde Hem yurt içindeki hem yurt dışındaki sanatçılarımız o dönem yaygın olan
modern resim anlayışlarını (empresyonizm, kübizm, konstrüktivizm, exspresyonizm…)
benimsemiş ve ülkemizde bu resim anlayışlarına yönelik eserler üretmiş ve bu yönde
eğitim vermişlerdir. Elbette Türk sanatçılar genel itibariyle Türk kültüründen kopmayarak eserlerinde temada Türk toplumunu, gelenek-göreneklerini yansıtmışlardır. Türk
sanatçılarının daha çok batıdan beslendikleri şey biçimdir. Yıllar içerisinde Türk resmi
modernleşme açısından gelişmiş ve günümüze ulaşmıştır. Bu kitapta Türk Resminin
çağdaşlaşma sürecinde yaşadığı tüm evreleri kategorize ederek okuyucuların (araştırmacılar, akademisyenler, öğrenciler) daha kolay bilgilere erişimi sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca her kategorideki bölümler büyük titizlikle akademik kurallara uygun şekilde
hazırlanmıştır. Çağdaş Türk sanatının tüm evrelerini içeren bu kitabın hazırlanışında
emeği geçen büyük çoğunluğu akademisyen olan tüm yazarlarımıza tek tek teşekkür
ediyorum.
Doç. Dr. Fahrettin GEÇEN