UBAK Publishing House, Ankara, 2025
Sadece eğitimi değil, aynı zamanda toplumların yapısını da tamamen dönüştürecek olağanüstü bir devrimin eşiğindeyiz. Dijital inovasyon, yapay zeka ve sürükleyici teknolojiler tarafından yönlendirilen bu devrim, insanın potansiyelini ve öğrenme şeklini yeniden tanımlamayı vaat ediyor. Geleceğin eğitim sistemleri, yapay zeka destekli dijital teknolojilerdeki hızlı ilerlemelerden derinden etkilenerek şu anda tahmin bile etmekte zorlanacağımız bir tarafa doğru gidiyor. Artık sınıf duvarları ya da ders materyalleri ile sınırlandırılmayan bir eğitim ortamı hayal edin. Öğrencilerin ihtiyaçlarına sezgisel olarak uyum sağlayan, gerçek zamanlı rehberlik, özelleştirilmiş içerik ve son teknolojilerle desteklenen benzersiz öğrenme deneyimleri sunan sınıflar bunlar. Bu sınıflar öğrencilere aracı olmadan bilgiyle doğrudan etkileşime imkanı sunacaklar. Eğitim kişiselleşecek ve her öğrencinin kendine özgü yeteneklerine, öğrenme stillerine, hızına ve ilgi alanlarına uyum sağlayabilen bir yapıya sahip olacak. Bu yeni eğitim sisteminde eğitimcilerin ve öğrencilerin rolleri de büyük değişikliğe uğrayacak. Öğretmenler sadece bilgi aktaran kişiler olmaktan çıkıp rehberler haline gelecek ve kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleriyle öğrencileri destekleyecekler. Öğrenciler ise sadece bilgiyi ezberlemek yerine dijital teknolojileri kullanarak sorgulayan, araştıran, keşfeden ve bilgiler arasında anlamlı ilişkiler kuran proaktif öğrenciler olacaklar. Aynı zamanda doğru cevaplar veren öğrenciler olmak yerine, içgörülü, birbiriyle bağlantılı sorular sorabilen ve kendi öğrenme yolculuklarını yönlendirebilen bireyler haline geleceklerdir.
Benzeri görülmemiş bir çağın eşiğinde dururken, insan kapasitesi ve yapay zeka arasındaki sınırlar ortadan kalkıyor. Aynı anda hem heyecan verici hem de tedirgin edici bir gelecek şekilleniyor. Ancak bu heyecan verici olasılıkların yanı sıra derin belirsizliklerin de üstesinden gelmemiz gerekiyor. Bazı temel sorularla karşı karşıyayız: “Bu teknolojiler, insan olmanın ne anlama geldiğini yeniden tanımlayacak mı?”, “Dijital araçların olağanüstü gücüne karşı etik ve adil erişim nasıl sağlayabiliriz?” ve belki de en ilginç ve zor soru; “Yapay zeka asistanımız olmaktan çıkıp eşitimiz, hatta üstünümüz olmaya doğru ilerlerken bizi ne gibi beklenmedik sonuçlar bekliyor?” Bu kitap amacı, eğitimcilere, politika yapıcılarına, araştırmacılara ve eğitimin geleceğine yatırım yapan herkese kaynak bir kitap olmasıdır. Hem bir yol haritası hem de bir ilham kaynağı olacağını umut ettiğim bu kitap, bizi yarının eğitim sistemlerini hayal etmeye ve yeni eğitim sistemleri içinde aktif olarak yer almaya davet ediyor. Eğitimin her bireyi güçlendirdiği, onları sadece uyum sağlamaya değil, gelişmeye de hazırladığı bir geleceği birlikte şekillendirelim. Eğitimin geleceği bugünden başlıyor !!!