İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.16, sa.2, ss.264-283, 2025 (TRDizin)
Ceza adalet sistemi, klasik anlamda failin cezalandırılmasına odaklanan, kamu davası yoluyla yürüyen ve çoğu zaman uzun yıllar süren bir süreci içermektedir. Bu süreç yalnızca maddi külfet doğurmakla kalmayıp aynı zamanda mağdur açısından tatmin edici sonuçların alınmasını da geciktirebilmektedir. Modern ceza adalet sistemleri, bu sorunlara çözüm üretebilmek amacıyla fail ve mağdur arasındaki ilişkileri onarıcı bir yaklaşımla ele alan yöntemler geliştirmiştir. Bu yöntemlerden biri de uzlaştırma (fail–mağdur arabuluculuğu) kurumudur. Uzlaştırma, mağdurun zararının kısa sürede giderilmesi, failin ise ceza yargılamasının ağır sonuçlarından kurtulması bakımından cezai uyuşmazlıkların giderilmesinde önemli bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Uzlaştırma süreci, Adalet Bakanlığı tarafından oluşturulan uzlaştırmacı listelerinde yer alan avukatlar veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler tarafından yürütülmektedir. Uzlaştırmacı, taraflara uzlaştırma teklifini iletmek, müzakereleri yürütmek, edimin belirlenmesini sağlamak ve nihai olarak uzlaştırma raporunu düzenlemekle görevlidir. Tarafların anlaşmaya varması hâlinde soruşturma evresinde kamu davası açılmamakta, kovuşturma evresinde ise dava düşmektedir. Uzlaştırma ile hem tarafların menfaatleri korunmakta hem de usul ekonomisine hizmet edilmektedir. Uzlaştırma sürecinin en kritik aşamalarından biri olan uzlaştırma teklifinin taraflara iletilmesi her tür iletişim aracı kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Kanun koyucu, teklifin taraflara tebliğini yedi günlük bir süreyle sınırlamış ve bu süre içinde yanıt verilmemesi veya teklifin reddedilmesi hâlinde uzlaştırmanın sona ereceğini öngörmüştür. Uzlaştırmacılar, teklifin iletilmesi noktasında büro aracılığıyla yapılan açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi yöntemlerinden de faydalanabilmektedir.
Uzlaştırma kurumunda açıklamalı tebligat uygulaması, öğretide ve yargı içtihatlarında yoğun tartışmalara neden olmuştur. Bu tartışmanın merkezinde, açıklamalı tebligatın hangi mevzuat çerçevesinde yapılacağı sorusu yer almaktadır: Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine mi, yoksa Tebligat Kanunu hükümlerine mi tabi olunacağı konusunda netlik sağlanamamıştır. Uygulamada ise Yargıtay zaman zaman farklı yaklaşımlar sergilemiş, bu da uygulamada yeknesaklığın sağlanmasını güçleştirmiştir.
Bu çalışmada, öncelikle uzlaştırma kurumunun ceza adalet sistemindeki yeri ve işlevi açıklanmış, ardından uzlaştırma teklifinin taraflara iletilmesi aşamasında yaşanan sorunlar üzerinde durulmuştur. Özellikle açıklamalı tebligat usulünün hukuki dayanağı, uygulanma biçimleri ve doğurduğu sonuçlar hem öğreti görüşleri hem de Yargıtay içtihatları çerçevesinde incelenmiştir. Amaç, uygulamadaki belirsizliklerin ortaya konulması ve bu alanda çözüm önerilerinin geliştirilmesidir.
Son olarak açıklamalı tebligat usulünde mevzuat ve uygulama arasında ortaya çıkan boşlukların giderilmesi hem tarafların hak kaybına uğramaması hem de uzlaştırma kurumunun etkinliğinin artması bakımından önem arz etmektedir. Çalışmada, bu minvalde, uzlaştırmanın daha işlevsel hâle gelmesi için hem yasal düzenleme hem de uygulama boyutunda öneriler sunulmuştur.