12th ASIA PACIFIC INTERNATIONAL MODERN SCIENCES CONGRESS, 24 - 31 Temmuz 2025, ss.107-120, (Tam Metin Bildiri)
İki farklı disiplin olan resim ve müzik arasındaki ilişki özellikle modern sanatın dinamik yapısında önemli bir rol oynamıştır. 20. yüzyıl, sanatta hem biçimsel hem de kavramsal yeniliklerin yaşandığı bir dönem olup, müzik enstrümanları bu yeniliklerin bir simgesi haline gelmiştir. Özellikle kübizm, fütürizm, dadaizm ve soyut sanat gibi akımlarda müzik enstrümanlarının kullanımı, sanatçıların müzik ile sanat arasında yeni bir görsel dil oluşturma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Sanatçılar müzik enstrümanlarını estetik bir tema olmanın ötesine taşıyarak, onları birer anlatım aracı ve kavramsal metafor olarak ele almışlardır. Bu çalışmada, Wassily Kandinsky, Pablo Picasso, Georges Braque ve Paul Klee, gibi sanatçıların eserlerinde müzik enstrümanlarının nasıl temsil edildiği analiz edilmektedir. Kübist resimlerde enstrümanlar genellikle parçalara ayrılmış, yeniden düzenlenmiş ve soyutlanmış olarak karşımıza çıkar. Bu sanatsal yaklaşım, müzik enstrümanlarını sıradan bir obje olmaktan çıkarıp çok katmanlı bir anlatımın merkezi haline getirmiştir. Benzer şekilde, fütürist sanatçılar enstrümanları hareketin ve hızın sembolü olarak kullanmış, müzik ile zaman arasındaki ilişkiyi dinamik bir biçimde yorumlamışlardır. Soyut sanatın öncülerinden Wassily Kandinsky ise, müzikle olan bağlantısı sayesinde renk ve şekilleri resimsel bir müzik dili olarak yeniden tanımlamıştır. Ayrıca bireysel üslupla yorumlanmış yeni resimler üretilmiş, bu resimlerde müzik enstrümanlarının sezgisel yorumları yapılmaya çalışılmıştır. Bu araştırma, ikonografik analiz ve biçimsel çözümleme yöntemleriyle müzik enstrümanlarının sanat eserlerindeki yerini irdelemekte ve sanatçılar tarafından nasıl yeniden yorumlandığını ele almaktadır. Resim sanatında enstrümanlar kimi zaman estetik bir öge olarak var olurken, kimi zaman ise kültürel ve sosyal anlamlar taşıyan bir metafor olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda müzik enstrümanları, sanatçının içinde bulunduğu dönemi ve sosyal çevresini yansıtan bir iletişim aracı haline gelmiştir. Özellikle kübist sanatçıların, enstrümanları parçalara ayırarak soyut bir düzleme taşıması, bu temanın modern sanat içerisindeki önemini daha da artırmıştır.