Amaç: Doğurganlık oranları, başta sosyoekonomik ve tıbbi nedenler olmak üzere her yıl azalmaktadır. Bu çalışmada doğurganlığı olumsuz etkileyebilecek metabolik bozuklukların görülme sıklığı araştırılması amaçlandı. Yöntem: 5892 hastanın glukoz parametreleri, 2491 hastanın lipit parametreleri ve 457 hastanın tiroid fonksiyon testleri retrospektif olarak incelendi. Hastalar yaşlarına göre iki gruba ayrıldı. Her yaş grubu diyabetik, prediyabetik, diyabetik olmayan ve ötiroidizm, aşikar hipotiroidizm, subklinik hipotiroidizm ve hipertiroidizm olarak alt gruplara ayrıldı. Bulgular: Tüm yaş gruplarında ötiroidizm oranı %85.8, aşikar hipotiroidizm %4.2, subklinik hipotiroidizm %3.5 ve hipertiroidizm (subklinik+aşikar) %6.5 olarak tespit edildi. Yaşa göre ft3, ft4 ve TSH değerlerinde anlamlı farklılık yoktu (sırasıyla p değerleri p=0.051, p=0.195, p=0.585). Diyabetlilerin oranı %4.7, diyabetik olmayanların oranı % 83.7, prediyabetlilerin oranı ise % 11.6 oldu. Yaşa göre diyabetik, prediyabetik ve diyabetik olmayanlar arasında anlamlı fark vardı (p<0.001). Diyabetik, prediyabetik ve diyabeti olmayan hastalar arasında Total Kolesterol, LDL, HDL ve Trigliserid değerleri arasında anlamlı fark mevcuttu (p değerleri sırasıyla 0.021; <0.001; 0.034; <0.001). Sonuçlar: Türkiye’deki kadınlarda genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak tiroid fonksiyon bozuklukları ve glukoz metabolizma bozuklukları daha sık görülmektedir. Bu durumun istenmeyen yan etkilerinden kaçınmak için erken teşhis çok önemlidir. Bunun için sadece üreme çağındaki kadınlara yönelik yakın takip klinikleri gibi yeni yaklaşımlara ihtiyaç vardır.
Aim: Fertility rates are decreasing every year, mainly due to socioeconomic and medical reasons. In this study it was aimed to investigate the incidence of metabolic disorders that may negatively affect reproduction. Methods: Glucose parameters of 5892 patients, lipid parameters of 2491 patients and thyroid function tests of 457 patients were retrospectively examined. Patients divided into two groups in terms of age. Each age groups were divided into subgroups as diabetic, prediabetic, non-diabetic and euthyroidism, overt hypothyroidism, subclinical hypothyroidism and hyperthyroidism. Results: The rate of euthyroidism was 85.8%, overt hypothyroidism was 4.2%, subclinical hypothyroidism was 3.5%, and hyperthyroidism (subclinical+overt) was 6.5% in all ages. There was no significant difference in ft3, ft4 and TSH values according to age (p values 0.051; 0.195; 0.585, respectively). The rate of diabetes was 4.7%, non-diabetes 83.7% and prediabetes was 11.6%. There was a significant difference between diabetic, prediabetic, and non-diabetic according to age (p<0.001). There was a significant difference in Total Cholesterol, LDL, HDL and Triglyceride values between diabetic, prediabetic and non-diabetic patients (p values 0.021; <0.001; 0.034; <0.001, respectively). Conclusion: Thyroid dysfunction and glucose metabolism disorders are more common in the women of Türkiye due to genetic and environmental factors. Early diagnosis is very important to avoid the unwilling side effects of this condition. For this, new approaches are needed, such as close follow-up clinics aimed only at women of reproductive age.