Şiî geleneğin gövdesi kabul edilen İmâmiyye (Ca’feriyye/İsnâaşeriyye) fırkasının Kur’ân-ı Kerim’de açıkça geçmeyen imâmet nazariyesinin delillendirilmesi için birçok ayeti bağlamından koparma pahasına zorlama yorumlarla Kur’ân’a söyletme çabalarına sıkça rastlanmaktadır. Fakat bu duruma düşmekten imtina edip imâmet nazariyesine makuliyet kazandırmaya çalışan bir kısım tefsir otoriteleri de vardır. Tabersî, Tabâtabâî ve kısmen Tûsî de bunların arasında sayılabilir. Çalışmamıza esas teşkil eden Istırâbâdî ise Şiî düşüncesini mutedil çizgiye oturtmaya çalışanların daha ılımlı bir örneğidir. Birkaç ayet müstesna tutulursa, Istırâbâdî, konunun bağlamını dikkate alarak karşılaştığı her ayet ve kavramı, Sünnî tefsirler ile uyum içerisinde, imâmet ve Ehl-i beyt inancı ile ilişkilendirmez. Bu çalışmada, Istırâbâdî’nin bu tutumu, adı geçen diğer Şiî otoriteler başta olmak üzere Sünni müfessirler ile karşılaştırmalı olarak titiz bir metin analizi yöntemiyle ortaya konulmaya çalışılacaktır.
This is a well known fact that the main stream of the Shia tradition, Imāmiyya – known also as Jaʿfariyya and Ithnā ʿAshariyya – has been triying to justfiy it’s doctrine of Imamate based on a number of Qur’ānic verses in a resolute show of disregarding the relevant context. Nonetheless, a minority of İmāmi authorities in the field of exegesis refused to do so. They, despite varying degrees of success, tried thier best to develop a rather reasonable framework for the doctrine. Tabarsi, Tabatabai and partly even Tusi belong to this group. Istirabadi, to whom this article is dedicated, is the best example known to us among the İmāmi comentators of the holy Qur’an who took upon himself to draw a rather moderate framework for the Shia tefsir tradition. If one disregards his take on a few verses, his general outlook on the issue of İmamate is pretty much in line with that of the Sunni tradition. Therefore, this study, based on a meticulous textual approach, elaborates on his views pertaining the issue comparing him with some of his İmāmi predessors as well as their counterparts from the Sunni exegetical tradition.