KÜLLİYAT OSMANLI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, sa.22, ss.293-317, 2024 (Hakemli Dergi)
Şiirin malzemesi sözcüklerdir. Şairler; duygu ve düşüncelerini, hayallerini, hayata dair ne
varsa sözle ortaya koyarlar. Ancak okuyucuyu etkilemeyi ve duygulandırmayı amaçlayan
şairler, çoğu zaman gündelik dilde kullanılan sözcüklere edebî sanatlardan,
çağrışımlardan, imge ve tasarımlardan yararlanarak yepyeni anlamlar kazandırırlar. Bu
bakımdan şiirsel dil, dilin özel bir işlev ve amaçla kullanılması anlamına gelir. Şiir dilinde
dilin daha özel ve üst düzeyde kullanıldığı görülür. Klasik dönem şairleri de şiir dilinin en
geniş imkânlarından biri olan mazmunlarla/imgelerle duygu ve düşüncelerini estetik zevk
verecek şekilde ortaya koymuşlardır. Klasik şiirin geleneksel yapısı içinde mazmunlar,
imajlar her ne kadar ortak olsa da şairlerin çoğu, müşterek malzemeyi kullanırken ortaya
koyduğu eserlere şahsi mührünü vurmuştur. Klasik şiirde âşık tipinin en önemli
özelliklerinden birisi de çektiği acı ve sıkıntılardan dolayı yaralı olmasıdır. Âşık, sevgiliyle
olan ilişkisinde ortaya çıkan bazı durumları yarayla özdeşleştirmiştir. Yara, çoğu zaman
şikâyet konusu edilmek bir yana bir âşıklık nişanesi sayılmış; çekilen sıkıntıların, dertlerin
sembolü olarak kullanılmış, “teşbih, istiare, mecaz, tevriye, hüsn-i talil gibi anlam
sanatlarından da yararlanılarak özgün imaj ve imgelere konu edilmiştir. Bu çalışmada
Klasik Türk şiirinde “yara” göstergesinin temel (göndergesel) anlamının yanı sıra farklı
tasarımlar ve duygu değerleri dikkate alınarak başka göstergelerle birlikte oluşturduğu
yeni anlam boyutları ortaya konmuştur. Özellikle tamlamalar yoluyla yapılan
bağdaştırmalarda “yara” göstergesinin insan zihninde oluşturduğu çeşitli tasarımların
devreye sokulduğu görülmüştür. Bu tasarımlar, renk bakımından “kırmızılık, parlaklık”
şekil bakımından “yuvarlaklık, düzlük” soyut bakımdan “acı, kıymet, bedel ödeme,
belirginlik, işaret, kanıt, çokluk vb.” şeklinde sıralanabilir